Birçoğumuz izlediğimiz filmin sonunda şaşırmayı, izlerken farklı yollardan teori üretmeyi ve o sırada gerilimi sonuna kadar hissetmeyi severiz. Bu filmlerin geneli elbette ki bilim kurgu ve gizem türlerinden meydana geliyor. Belki de bu türlerin yoğun olarak işlenmesi, bu yapımların ufuk açan filmler haline gelmesindeki en büyük etkenler oluyorlar. İşte en eskiden yeniye doğru hazırlanan, ters köşe 9 film:
1 PSYCHO (1960)

Sinema tarihinin tartışmasız en önemli yönetmenlerinden biri olan, “Gerilimin Efendisi” olarak da anılan Alfred Hitchcock’un başyapıtı, rahatsız edici derecede sessiz ve sakin ilerlemektedir. Film, patronundan 40.000 dolar çalan Marion’un, sevgilisine gitmek için yola çıktığı sırada konakladığı bir otelde öldürülmesinin ardındaki gizemi konu alıyor. Sembolizmi oldukça tartışılan meşhur banyo sahnesinin ise 7 günde çektiği bilinmektedir.
2THE DEVIL’S ADVOCATE (1997)
Andrew Neiderman’in aynı isimli kitabından uyarlanan filmin kritik noktası, şimdiye kadar asla bir davayı kaybetmemiş, genç bir avukat olan Kevin Lomax (Keanu Reeves)’ın dünyanın en güçlü hukuk firması tarafından işe alınmasıyla başlar. Ancak işi ve eşi, annesi ve patronu gibi içinden çıkamayacağı ikilemlerle karşı karşıya kalırken bizleri de sınırlarımızı zorlayan bir maceraya sürükler.
3THE GAME (1997)

Gerilimi en başından sonuna kadar sürdürmeyi başaran David Fincher filmi. Konusu, Conrad isimli karakterin kardeşi Nicholas’a sonunda çok büyük bir ödülün olduğu bir doğum günü oyunu hazırlamasından yola çıkmıştır. Bu esrarengiz oyun bir süre sonra oyun olmaktan çıkacak ve Nicholas’ın tüm kararlarının tamamen gerçek bir şekilde yansıdığı bir ölüm kalım mücadelesine dönüşecektir. Orton oyuna başlarken, tüm bunlardan habersizdir. En başından beri teori üretmeye başlayacağınız, filmin akışında defalarca yanılacağınız, psikolojik gerilim türünün başyapıtlarından biri.
4MULHOLLAND DRIVE (2001)

Mulholland Çıkmazı, yönetmenliğini ve senaristliğini David Lynch’in üstlendiği, sonunu beklemekte ve anlamakta zorlandığımız bir psikolojik gerilim filmi. Kara film ve sürrealizmden ögeler sunan filmin başrollerinde Naomi Watts, Laura Elena Harring ve Justin Theroux yer alıyor. Film, Los Angeles’a gelip halasının evinde kalırken hafızasını kaybedip aynı evde saklanan Rita ile karşılaşan ve onunla arkadaş olan, Betty Elms adlı, gözü yükseklerde bir oyuncunun macerasını anlatır. Ancak bu macerada rüya ve gerçek iç içedir.
5IDENTITY (2003)

Identity, çoklu kişilik bozukluğuna tutulmuş, oldukça tehlikeli bir hastanın zihninde ürettiği halüsinatif karakterler ekseninde geçiyor. Beynin, anlaşılamayacak kadar basit olmadığını bize vurgulayacak muazzam bir yapım. James Magnold’un yönetmenliğini yaptığı, tematik kurgusu, güçlü oyunculuklar ve sağlam senaryo açısından izleyiciyi tatmin eden, kendini aşmış bir psikolojik gerilim filmi.
6DOGVILLE (2003)

Güzel bir kaçak olan Grace (Nicole Kidman), gangsterlerden oluşan bir ekipten kaçıp Dogville kasabasına gelir. Kendi kendine görevlendirilen şehir sözcüsü Tom’dan biraz teşvik alan halk onu gizlemeyi kabul eder ve Grace de onlar için çalışmayı kabul eder. Bununla birlikte, bir arama yapıldığında, Dogville halkı, kötü “Zerafeti” barındırma riski karşılığında, vicdanımız sorgulanır, iyilik göreceli hale gelir. Dogville, dişlerini gıcırdatacağınız bir gerilime sahip, çekim teknikleriyle farklılığını ortaya koyan ve beyin yakan filmlerden biri.
7STAY (2005)

Başrollerini Ewan McGregor, Naomi Watts ve Ryan Gosling’in paylaştığı ‘Gitme’, psikolojik gerilim türünde etkileyici bir film. İnsanın önce aklını karıştırır, sonra da ruhunu dalgalandır. Sonuyla izleyiciyi koltuğuna zamklayan filmin konusuysa şöyle: Sam Foster adındaki bir psikiyatrist (Ewan McGregor), sanatla uğraşan ve intihara eğilimli danışanı Henry Letham’a (Ryan Gosling) kendisini fazlasıyla adıyor ve gerçek ile hayal arasındaki çizgi kendisi için de bulanıklaşmaya başlıyor. Filmin yönetmeni ise ‘Kesişen Yollar’ ve ‘Düşler Ülkesi’ gibi başarılı filmlerin de yönetmenliğini yapmış olan Marc Foster.
8ORPHAN (2009)

Tür bakımından listede sıralanlardan farklı olarak, daha dramatik bir başlangıcı olan Orphan, doğmamış çocuklarının ölümünden sonra 9 yaşındaki gizemli bir kızı evlat edinen bir çiftin yaşadıklarını konu ediniyor. Başrol Isabelle Fuhrman’ın küçük yaştaki yeteneği bir yana, senaryonun yarattığı ters köşeyi sindirmek epey uzun sürüyor.
9THE BODY (2012)

İspanyol sinemasının son zamanlardaki en başarılı, akışa gerilimin sahip olduğu ters köşe sonlanan film. İş kadını Mayka’nın cesedi morgdan kaybolur. Hayatta her şeyi düzenli ve planlı olan bu kadının ölümünün arkasındaki sır perdesi henüz aralanamamışken, bir de cesedinin ortadan kaybolması olayı daha da karmaşık hale getirir. Dava ile ilgilenmesi için dedektif Jaime Pena görevlendirilir. Olayın o kadar çok karanlık noktası vardır ki davaya dahil olan hiç kimse aslında göründüğü kişi değildir. Cinayetin ve kaybolan cesedin arkasını araştırdıkça hem maddi hem manevi farklı sonuçlara doğru yönelecektir…