Zülfü Livaneli’nin 2011 yılında yayınladığı Serenad romanı uzun süre, ülkemizde, çok satanlar rafından inmemişti. 34 ülkede de basılan Serenad kitabını bu kadar özel kılan şey neydi peki?
Geçmişle bu günü ustaca bir kurguyla birleştiren Zülfü Livaneli, okuyucuyu içine çeken, bir çırpıda okurken derinden etkileyen ve hatta sarsan, iç içe geçmiş insan hikayelerini, savaşın acımasızlığını, adaletin gerekliliğini, dil, din, ırk, cinsiyet ayırmadan, politik bir taraf tutmadan, insanca sorguluyor ve adaletsizliğin karşısında ne kadar aciz olduğumuzu hepimizin yüzüne çarpıyor.
Bu mükemmel eserden sizler için harika alıntılar derledik. İyi okumalar dileriz.
2+ Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!
– Peki, sen ne görüyorsun bakalım?
+ İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.

4Uçakların icadı Zweig’ın neslini çok heyecanlandırmış, dünyada savaşların sonunun geldiğine inandırmıştı. Uçaklar havadan uçtuğuna göre sınır filan tanınmazdı ki. Dolayısıyla sınırlar yok olacak, barış gelecekti.
Ama o nesil birkaç yıl sonra uçakların gökten bomba yağdırarak Avrupa’yı yıktığını görmenin şokunu yaşamıştı. Entellektüel iyimserliğe karşı, politik gerçek.

5Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır!
